New York’un kuzeyinde yaşayan Dennis ve Angela Laffin çifti 2004 yılında kızları Vicky’i henüz yeni doğmuş bir bebekken evlat edindi. Laffin’ler yaklaşık 2002’de de Frank’i yine bebekken evlat edinmişti. İki çocuk da doğar doğmaz terk edilmişti.
Vicky ve Frank’in etnik kökenlerini merak edip yaptıkları DNA testinin sonucu kelimenin tam anlamıyla hayatlarının şokunu oldu.
Aileleri iki kardeşin geçmişleri hakkında daha fazla bilgi edinme arzularını desteklemiş ve her ikisine de kalıtım soyağacı geçmişini analiz eden DNA test kitleri almıştı.
19 yaşındaki Vicky Laffin, DNA testini gönderdiğinde herhangi bir sürprizle karşılaşmayacağından oldukça emin olduğunu belirterek, “Sonuçlardan çok da büyük bir şey beklemiyordum. Afro-Amerikan olduğumu biliyordum ama ayrıntılara dair bir bilgim yoktu” dedi.
SONUÇLARI ÖĞRENİNCE ŞAKA SANDI
Testi ilk olarak yapıp gönderen Frank, sonuçları Temmuz ayı sonunda, Vicky’den birkaç gün önce aldı. 20 yaşındaki Frank, kısmen İtalyan ve İngiliz genlerine sahip olduğunu öğrendiğinde şaşırmış olsa da sonuçlar çoğunlukla beklediği gibiydi.
Ancak Vicky’nin sonuçları şok edici bir şeyi ortaya çıkardı. Ancestry.com profili Vicky’i Frank ile eşleştirdi. Test sonuçlarına göre kardeşler DNA’larının yüzde 49 ila 56’sını paylaşıyordu. Daha açık söyleyelim; evlat edinilmiş kardeşler aslında aynı anne ve babadan doğmuş biyolojik kardeşlerdi.
Sonuçları 29 Temmuz’da alan Vicky, The Washington Post’a, “Bu kesinlikle büyük bir şoktu. Hayatım boyunca birlikte yaşadığım abimin biyolojik kardeşim olmasını hiç beklemiyordum” dedi.
Vicky, sonuçları alınca çığlık çığlığa abisini arayıp haberi verdiğinde Frank, kız kardeşinin kendisine şaka yaptığını düşündü.
Çocuklarının biyolojik ebeveynleri hakkında hiçbir şey bilmeyen Dennis ve Angela Laffin çifti de sonuçlar karşısında şaşkına dönmüştü. Kızı haberi kendisine verdiğinde “Ne? Hayır, bu olamaz!” diye tepki veren Angela, “Durumu hâlâ aklım almıyor” dedi.
KREŞİN KAPISINA BIRAKILAN BEBEK
Frank, Laffin’lerin hayatına 2002 yılında, Staten Island’daki bir kreşin kapısında bebek bezi çantası içinde bulunduktan kısa bir süre sonra girdi.
Angela ve Dennis’in 1995 doğumlu Nick adında bir oğulları vardı ama yeniden bebek sahibi olmak istiyorlardı. Birkaç yıl boyunca bunun için çabaladıktan sonra evlat edinmeye karar verdiler. Kapsamlı bir araştırma yaptılar ve ailelerini büyütmek için yurt dışından evlat edinmeyi düşündüler. Ancak Angela, “Amerika’da çok fazla kimsesiz çocuk var” diyerek yurt dışı işinden vazgeçti.
Evlat edinebilmek için gereken eğitim, tıbbi izin, ev denetimi ve geçmiş kontrollerini tamamladıktan sonra yerel bir evlat edinme ajansına kaydoldular. Şimdi yapmaları gereken tek şey ajanstan haber beklemekti.
Bekledikleri telefon 10 Eylül 2002’de, Angela’nın doğum gününden birkaç gün sonra geldi. Aynı gün aile Frank’e kavuştu. Sıra bebeğe isim vermeye gelmişti. Aile bir şapkaya üç bebek ismi koydu ve Nick’in birini seçmesine izin verdi. Böylece Frank tam anlamıyla ailenin bir parçası oldu.
Angela, Frank’in aileye katılmasını, “Bu bana doğum günü hediyesiydi. Eve geldiğinde o kadar küçüktü ki… Ona ben baktım. O benim bebeğimdi” sözleriyle yorumladı.
Frank ve Vicky, ebeveynleri Dennis ve Angela ile birlikte
HAYAT İKİ YIL SONRA BİR SÜRPRİZ DAHA YAPTI
Frank’in aileye katılmasından iki yıl sonra, 2004 yılında, New York’ta aynı gün üç yenidoğanın ayrı ayrı terk edildiği haberi geldi. O sırada Laffin’lerin iki oğulları vardı ve başka bir çocuk evlat edinmeyi de düşünmüyorlardı.
Ancak Angela, üç bebekten birinin Staten Island’daki bir hastanenin tuvaletinde bulunduğunu duyunca kararlarını yeniden gözden geçirmeleri gerektiğine karar verdi. Bebek hakkında daha fazla bilgi alabilmek için evlat edinme kurumunu aradı.
Görevli, bebeğin kız olduğunu onaylar onaylamaz, Angela bu bebeği istediğini söyledi. Neyse ki eşi de Angela ile aynı fikirdeydi. Hatta Dennis kız bebeği evlat edinmeye karar verdiklerinde bir bebek mağazasına gidip ve pembe olan her şeyi satın almıştı.
‘ONLAR HAZIR OLANA KADAR SIRRI SAKLADIK’
Hem Frank hem de Vicky çocukluklarını sevgi dolu, destekleyici ve eğlenceli olarak tanımladı.
Nick, kardeşlerinin hayata üzücü bir biçimde başladığını ergenlik çağına geldiğinde öğrenmiş olsa da Angela ve Dennis, büyüdüklerinde daha iyi anlayabileceklerini düşünerek o sırada ayrıntıları Frank ve Vicky’le paylaşmamaya karar vermişti. Nick de bu sırrı sakladı.
Şimdi 28 yaşında olan Nick, “Onları her zaman sevdim ve korudum. Hazır olmadan öğrenmeleri onları incitebilirdi ve ben bunu asla istemedim” dedi. Angela da “Onlar hazır olana kadar bekledik çünkü bunun ne anlama geldiğini anlayamayacak kadar küçüklerdi” diye konuştu.
Öte yandan Frank, büyürken beyaz olan abisinden ve ailesinden farklı göründüğünü bildiğini ama yine de kendini onlardan ayrı hissetmediğini, bu yüzden de sorgulama ihtiyacı duymadığını söyledi.
Vicky de bu konuda Frank ile aynı fikirde olduğunu belirterek, “İkimiz de hayatta geldiğimiz yerden ve kimlerle birlikte olduğumuzdan çok memnunduk. Çok istikrarlı, sevgi dolu bir evimiz var” dedi.
DOĞDUĞUNA GÜNE AİT GAZETE KUPÜRÜ BULDU, PARÇALARI BİRLEŞTİRDİ
Tüm hassasiyete rağmen çocuklar biyolojik aileleriyle ilgili gerçekleri hiç beklenmedik bir şekilde öğrendi. Frank, babasının dosya klasörlerinde bir belge ararken doğduğu güne ait bir gazete kupürü buldu. Parçaları çabucak birleştirdi. Keşfettiği şeyi annesine anlattı.
Angela, oğlunun anlattığı şeyler karşısında şok olduğunu vurguladı ve, “Yüzümü ellerimin arasına aldım ve ağlamaya başladım. Bu şekilde öğrenmemesi gerekiyordu. Bunu nazikçe yapmak için bekliyordum” dedi.
Frank ise geçmişini öğrendiği için beklenenin aksine oldukça mutlu olduğunun altını çizdi ve ekledi: “Beni bugün olduğum kişi yapan iki harika insanın himayesinde büyüdüğüm için minnettarım.”
Frank kendi doğum hikayesini öğrendikten sonra Vicky de kendi hikayesini öğrenmek isteyince aile tüm gerçekleri ona da anlattı. Geçmişini öğrenince Vicky, Frank ile hikâyelerinin bu kadar benzer olmasına çok şaşırmıştı.
Soldan sağa; Frank, Vicky ve Nick Laffin kardeşler
KENDİLERİNİ BULAN İNSANLARI ZİYARET ETTİLER
Haziran sonunda hem Frank hem de Vicky, kendilerini terk edilmiş yeni doğmuş birer bebek olarak bulan insanlara teşekkür etmek istediklerine karar verdi. Frank, kendisini terk edildiği kreşin kapısında bulan anne-kız Lillie ve Sheila Bellamy’yi ziyaret etti.
Vicky ise yeni doğmuş bir bebekken, Staten Island’daki Richmond Üniversitesi Tıp Merkezi’nin tuvaletinde bir kalp teknisyeni tarafından bulunmuştu. O da tıpkı Frank gibi kendisini bulan kişiye teşekkür etmek için istedi ve kalp teknisyeni Claudia Beadle’ı görmeye gitti.
Yaklaşık 40 yıldır hastanede çalışan Beadle, “O anı asla unutmayacağım. Tuvalet bölmesinin kapısını açtım ve işte oradaydı, klozetin altında yerde yatıyordu” diye konuştu.
Beadle, Vicky’yi pediatri kliniğine getirmiş ve birkaç gün sonra Laffin’lerin yanına taşınana kadar düzenli olarak ziyaret etmişti. Vicky hayatı boyunca Beadle’ı bir aile dostu olarak tanımıştı ama yakın zamana kadar kendisini bulan kişinin o olduğunu bilmiyordu. 19 yıl önce Beadle’ın kendisini bulduğu tuvaletin yerinde şu anda içinde elektrik dolabı bulunan bir oda vardı ve ziyaret tam bu odada gerçekleşti. Beadle, buluşmanın kendisi için de Vicky için de çok duygusal olduğunu anlattı.
AİLE KURMA ZAMANI GELİNCE AİLESİ GİBİ O DA EVLAT EDİNMEK İSTİYOR
Laffin ailesi, şimdilerde, terk edilmiş çocukların üniversite harçlarının karşılanmasına yardımcı olmak için bir burs fonu oluşturmak için kolları sıvadı. Bir restoranda yönetici olarak çalışan ve aynı zamanda üniversite programlarını araştıran Frank, “Biz şanslıyız ama evlat edinilmiş olsun olmasın her çocuk bizim kadar şanslı değil” dedi ve bir aile kurma zamanı geldiğinde, tıpkı anne babasının yaptığı gibi evlat edinmek istediğini söyledi.
Üniversitede psikoloji ve yaratıcı yazarlık okuyan Vicky ise, “Güzel bir ev ve onlarla ilgilenen bir aileye sahip olan çok az sayıda şanslı çocuk var” diyerek kendisinin de o şanslı çocuklardan biri olduğunun özellikle altını çizdi.
Biyolojik olarak kardeş oldukları haberi başlangıçta şaşırtıcı olsa da Frank ve Vicky ilişkilerinin her zaman olduğu gibi devam ettiğini söyledi. Frank, “Aynı kanı taşıdığımıza dair yeni öğrendiğimiz bilgi dışında aramızda gerçekten hiçbir şey değişmedi ki bu da bizim ailemizde hiçbir zaman önemli olmadı” derken Vicky de şunları ekledi:
“Frank, Nick ile birlikte her zaman benim kardeşim olacak. Onlar ne olursa olsun benim kardeşlerim, annem ve babam da ne olursa olsun benim annem ve babam.”
Angela ve Dennis de çocuklarının böyle hissetmesini umuyordu.
“En başından beri onları sevdik, onları istedik” diyen Angela konuya son noktayı şu sözlerle koydu: “Nereden geldikleri önemli değildi, ilk günden itibaren onlar benim çocuklarımdı!”
The Washington Post’un ‘Family adopts abandoned babies, learns years later they’re biological siblings’ başlıklı haberinden derlenmiştir.